Altmışlı yılların başıydı. Çıktıkları bir Anadolu
turnesinde, Ankara'ya da uğramışlardı.
1963 Yaz Oyunları ( 6 Mayıs - 1 Ağustos) başlığı altında üç
oyun sergilemişlerdi. "Aslan Asker Chveik", "Kayıp Mektup",
"Übü".
Hiç ama hiç alışık olmadığımız türde oyunlardı. Çok
etkilenmiştim. Hatta, “tokat yemişe döndüm’ diye anlatmıştım arkadaşlarıma.
Elimdeki Dergi'nin sayfalarını çeviriyorum. Kimler oynamamış
ki. Genco Erkal, Ani Şahnazar, Ergun Köknar, Çetin İpekkaya, Asaf Çiyiltepe,
Tunca Yönder, Ege Ernart, Remzi İnanç, Umur Bugay, Şevket Altuğ, Tolga Aşkıner,
Aysan Sümercan ve Mehmet Güleryüz.
Sonra Asaf Çiğiltepe İstanbul'da Arena'yı kapattı ve
Ankara'ya geldi ve Ankara Sanat Tiyatrosu'nu kurdu. 6 Aralık 1963.
"Godot'yu Beklerken" (Samuel Beckett), "Gizli
Ordu" (Brendan Behan), "Ayak Bacak Fabrikası" (Sermet Çağan).
Unutulmaz oyunlardı.
Ve diğerleri. "Bir Delinin Hatıra Defteri"
(Nikolai Gogol), "Arturo Uİ'nin Önlenebilir Yükselişi" (Bertolt
Brecht), "Durdurun Dünyayı İnecek var" (Newley ve Briousse),
"Durand Bulvarı" (Arman Solocru), "Küçük Prens" (A.de Saint
- Exupery).
Daha sonraları "Sakıncalı Piyade" (Uğur Mumcu).
"Rumuz Goncagü"l (Vasıf Öngören). "Galileo" (Bertolt
Brecht).
Saymakla bitmez.
"Kirli Eller" (Jean-Paul Sartre).
Asaf Çiğiltepe, Sermet Çağan ve Güner Sümer yazık ki çok
erken öldüler. Ama arkalarında izler bıraktılar.
Örneğin Güner Sümer'in "Bozuk Düzen" oyununun adı
Bülent Ecevit sayesinde siyasi literatüre girdi.
Güner Sümer'i tanıdığımda gencecik bir delikanlıydı. Eğer
yanlış hatırlamıyorsam, dört arkadaştılar ve "Hisar" diye bir dergi
çıkartıyorlardı.
Öfkeli gençlerdi.
Güner Sümer, Sanat Sevenler Derneği'nde, Haldun Taner'in
"Ay Işığında Çalış Kur" adlı oyunu üzerine yapılan bir açık oturumda
konuşmacıydı. Sahnenin önünde bir aşağı bir yukarı yürüyerek konuşuyor ve
Haldun Taner'e yükleniyordu. Bizler de nefes almadan dinliyorduk. Bir ara
durdu, başını Haldun Taner'in oturduğu tarafa doğru çevirdi ve "sevimli
bir geveze" dedi.
Herkes Haldun beye baktı.
Haldun bey ermiş gibi bir adam.
Sadece tebessüm etti.
Ve sonra çok yumuşak bir konuşma yaptı.
Bertolt Brecht'in "Kafkas Tebeşir Dairesi"ni
birçok kez seyrettim. Onların içinde bir tanesi gene unutamadıklarımdandır.
Mehmet Ulusoy'un yönettiği bu oyun Dostlar Tiyatrosu'nun bir turnesiyle
Ankara'ya gelmişti.
Umarım doğru hatırlıyorumdur.
Gene Ankara yıllarımda, İstanbul'dan gelen Dormen Tiyatrosu
"Kamp 17"yi oynamıştı. Çok beğenmiştim.
Ve "Keşanlı Ali Destanı"...
Gülriz Sururi, Engin Cezzar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder