13 Nisan 2010 Salı

24.2.21 İNŞAAT SIRASINDA

İnşaat sırasında hiç tanımadığım kimseler inşaatı gezmek isterdi. Bunlar çoğunlukla yoldan geçen insanlar olurdu.

Severek gezdirirdim. Benim beğendiğim bir şeyin başkaları tarafından da beğenilmesi hoşuma giderdi.

Bazıları da Mimar Beyhan beyi tanıdığı için inşaatı merak ederlerdi. Sevgili Gönül Kayra'yı böyle tanıdım. Ve dost olduk.

Bazı sabahlar Azmakbaşı'ndaki çay bahçesinde, bazı akşam üzerleri Liman'daki Raşit'in kahvesinde buluşurduk. Bazen de Ali Doksan'ın lokantasına gider tencere yemeği yerdik.

***
Gönül hanımla dostluğumuz Ankara'da da sürdü.Şimdi İstanbul'da da görüşüyoruz. Bu görüşmeler artık telefonla oluyor. Çünkü ikimizin de durumu gidip gelmelere müsait değil.

Gazete haberleri, televizyon programları, okuduklarımız, gördüklerimiz, duyduklarımız konuşmalarımızın temelini oluşturuyor.

Tabii siyaset başlıca konumuz.

***
Gönül hanım, Cemal Reşit Rey'in öğrencisidir. Piyano çalar. Klasik müziği çok iyi bilir ve izler. Bir çok da müzisyen dostu vardır. İdil Biret bunların en başında gelir.

Ayrıca Gönül hanımın genç yeteneklere, dostları aracılığı ile olanak yaratmak gibi önemli bir misyonu vardır.


***
Eşi Cahit Kayra değerli bir bürokrattır.

O zamanki adı ile Ankara Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirmiştir. Maliye Bakanlığı'nda önemli görevlerde bulunmuştur. Paris'te OECD Temsilciliği, 1974'deki Ecevit Hükümeti'nde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapmıştır.

Ama, bence, asıl özelliği yazarlığıdır.

"Bodrum Üzerine Çeşitlemeler", "Romantik bir Karga", "Hoşça Kal Bodrum" hikaye kitaplarıdır.

"İstanbul Haritaları", "İstanbul"un Yokuş ve Merdivenleri", "İkinci Mahmut'un İstanbul'u", "Kandilli, Vaniköy ve Çengelköy - Mekanlar ve Zamanlar", "Bebek - Mekanlar ve Zamanlar" diğer değerli kitaplarıdır. 1999'da yayınladığı "Sevr Dosyası" ise dev bir eserdir.

Cahit bey, anılarını da yazmıştır. 1995 yılında Cem Yayınları'ndan çıkan "1938 Kuşağı Olaylar, İnsanlar, Anılar" kitabı beğeni ile okunmuştur.

Cahit Kayra’nın son yıllarda severek okuduğumuz kitaplar ise "Bir Mavi Yolculuk Seyir Defteri", "Bir Devrimci Doktorun Anıları" (Dr. Mehmet Fuat Umay, çeviri), "Velosipet ile Bir Cevelan" (İbnülcemal Ahmet Tevfik, çeviri), "Telefon Defteri", "Osmanlı’da Fetvalar ve Günlük Yaşam" kitaplarıdır.

Cahit bey, dostları ile haftanın belli günlerinde buluşur, edebi toplantılara konuşmacı olarak katılır, hatta bazen televizyon programlarına da konuk olur. Kendi deyimi ile "yaşama yanıt" verir.

  Cahit Kayra.
  Bodrum'da Uslu Çıkmazı'ndaki evinin önünde.
  (Kaynak: 2007/Bodrum Magazin)
***
Sevgili Gönül Kayra sayesinde iki güzel aile tanıdım Bodrum’da.

İlki Sadi ve Türkan Gencer ailesiydi. Çok değerli insanlardı. Sadi bey kendi mesleğine ilaveten çok da iyi bir fotoğraf ustasıydı. Bodrum'daki evimin arka avlusunda Temizlik Gönüllüsü olarak katıldığım bir yürüyüşte giydiğim özel kıyafetimle çok sayıda resmimi çekmişti. Ama ne yazık ki erken ölümü onları basıp bana iletme fırsatını vermedi. Eşi Türkan hanım da Sadi beyden kısa bir süre sonra vefat etti. Gencer ailesiyle yeterince beraber olamadığım için hala üzülürüm.

Sağda Gönül Kayra, solda Türkan Gencer.
(Harun Gencer'e teşekkürlerimle)
Sadi beyle Türkan hanımın iki oğlundan biri olan Ali Osman Gencer çok iyi bir ressamdı ve Bodrum'da yaşamaktaydı. Ne yazık ki onu da çok erken kaybettik.
   Ali Osman Gencer.
   (Harun Gencer'e teşekkürlerimle)
Ali Osman Gencer.
(Harun Gencer'e teşekkürlerimle)
***
İkincisi ise Sabih ve Sevim Kayan ailesidir.

Sabih bey İsviçre'de tahsilini tamamlamış, Mühendis-Mimar olarak Türkiye'ye dönmüş. Önce Ankara Devlet Tiyatrosunda dekaratörlük yapmış, sonra Hacettepe Üniversitesi'nin Beytepe'deki kampüsünün yapımında Baş Mimar olarak çalışmış.

Sabih bey aynı zamanda çok iyi bir sulu boya ressamıydı. Sandoz İlaç Fabrikası'nın Sanat Galerisinde, seksenli yılların başında açtığı sergi çok beğenilmişti. Sabih bey, ne yazık ki artık hayatta değil.

Sevim hanım, ilerlemiş yaşına karşın, çok ama çok güzel bir hanımdı.

Bir Şehbender (Konsolos) kızıydı. Babası emekli olduktan sonra da yerleştikleri İsviçre'de uzun müddet oturmuşlar. Çok iyi Fransızca ve Almanca biliyordu.

Sonra Türkiye'ye dönmüşler.

Adalet (Sümer) Ağaoğlu ile birlikte "Bir Piyes Yazalım" oyununu yazmışlardı. Macide Tanır'ın başrolü oynadığı bu oyun çok beğenilmiş, çok iyi eleştiriler almıştı. Sevim hanım daha sonra radyofonik oyunlar yazdı.

***
Sevim hanımın Nusret Uzgören'in kız kardeşi olduğunu, ne yazık ki, Nusret beyin ölümü üzerine gazetede çıkan ilandan öğrenmiştim. Hemen telefon ettim.

Nusret Uzgören'i kırklı yılların Ankara'sındaki CHP Gençlik Kolları Toplantıları'ndan tanıdığımı ve anılarımda çok değerli bir yeri olduğunu anlattım. Çok duygulandığını söyledi. Ne yazık ki Sevim hanım da artık aramızda değil.

***
Elim yazmak istemiyor.

Ama mecburum.

Yoksa bu anı eksik kalacak.

***
Cahit bey telefon etti.

"Bir şey mi oldu" dedim.

"Evet" dedi.

***
Gönül hanım 8 Mart 2009 günü öldü.

11 Mart Çarşamba günü, Çengelköy Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Ben gömüldüğü yere kadar yürüyemedim.

Yakınındaki bir mermere oturdum.

Sağ tarafımda eski mezarlık.

Sol tarafımda Boğaziçi.

Önümde menekşelerle bezenmiş yeni mezarlar.

İleride Gönül hanımın üzerine kürekle atılan topraklar.

***
Günde üç kez telefon ettiği olurdu.

Her zaman elinde iki liste vardı.

'Olcay hanıma anlatacaklarım'.

'Olcay hanıma soracaklarım'.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder