DTCF'de üniversiteler arası münazaralar yapılırdı.
Aynı salonda, hafta sonları, klasik batı müziği konserleri verilirdi.
Fakülte'nin girişinde, sağ kolda, camlı küçük bir yerde resim sergileri açılırdı.
Ben o zamanlar ya orta son ya da lise bir öğrencisiydim.
Ağabeyim Ankara Tıp Fakültesi’nde okuyordu.
***
Tiyatroya giderdik.
Kültür merkezlerine giderdik.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın haftalık konserlerine giderdik.
Resim sergilerine giderdik.
Çoğu şeyi geze geze, göre göre, izleye izleye öğrendik.
***
Çok okurduk. Kitap, dergi, gazete.
Arkadaşlarımızı da kendimiz gibi olanlardan seçerdik.
Bildiklerimizi paylaşarak daha çok bilgi sahibi olmak için.
Sanılmasın ki yalnız bunları yapardık.
Flört de ederdik.
Baloya da giderdik.
İntim, Süreyya gibi saygın gece kulüplerinde, sabaha kadar, dans da ederdik.
Ağabeyimin erkek arkadaşları ve benim kız arkadaşlarımla birlikte piknikler düzenlerdik.
O yıllarda Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği ile Çubuk Barajı piknik alanlarıydı.
***
50’li yılların başında Mülkiye'de halka açık Şiir Geceleri olurdu.
Mülkiyeliler Derneği düzenlerdi.
Zannetmeyin ki taksiye biner öyle giderdik.
Hayır.
Gecenin karanlığında Bakanlıklar’dan yürüyerek Kızılay’a gelir, Cebeci otobüsüne biner, aynı koşullarda geri dönerdik.
Şairler kendi şiirlerini okurdu.
Zannetmeyin ki taksiye biner öyle giderdik.
Hayır.
Gecenin karanlığında Bakanlıklar’dan yürüyerek Kızılay’a gelir, Cebeci otobüsüne biner, aynı koşullarda geri dönerdik.
Şairler kendi şiirlerini okurdu.
Ülker Akçakoca (Köksal), Özcan Yalım, Ülkü Başsoy, Betin Kuntol gibi gençler de o günlerin önde gelen şairlerinin şiirlerini okurlardı.
Bu gibi etkinliklerden bizi Sunullah Arısoy haberdar ederdi.
Salon her zaman dolu olurdu.
Büyüklerimiz bizi engellemezdi.
Çünkü onlar Atatürk'ü, İsmet İnönü'yü, Hasan Ali Yücel'i tanımışlardı.
Halk Evleri'nde ve Halk Odaları'nda eğitilmişlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder