15 Nisan 2010 Perşembe

24.2.12.5 NEBİL VE DEVLET AĞAN

Diğer kapı komşum Devlet hanım, 1933'de mübadele ile Girit'ten gelmiş. Devlet hanım, Nebil (Ağan) Kaptan'la evlendiği zaman 16 yaşındaymış.

Nebil Kaptan Güllük'ten aldığı zeytinyağı ve sabunu kıyı kıyı Antalya'ya götürürmüş. O yıllarda Bodrum'un karadan hiçbir bağlantısı olmadığı için ticaret denizden yapılırmış.

Devlet hanım çok güzelmiş. O kadar güzelmiş ki kocası çok kıskanırmış. Hatta bir gün kendisine çok yakışan gülkurusu elbisesi ile tam sokağa çıkmak üzereyken Nebil Kaptan tesadüfen eve gelmiş ve karısına şöyle bir bakmış ve sokağa çıkmasına müsaade etmemiş.

Devlet hanımın kızı Güngör Yücel yıllar sonra o günü şöyle anlattı bana :

"Annem arkadaşları ile gezmeğe gidecekmiş ve arkadaşları onu biraz sonra almaya geleceklermiş. Annem, arkadaşlarına babamın izin vermediğini söylemek istememiş. Hemen yeğeni Halime'yi sarmış sarmalamış, yatağa yatırmış, 'sen hastasın' demiş. Evde hasta varken gezmeğe gitmeyeceğini bilen arkadaşları hiç ısrar etmemişler”,

İnsan böyle bir öyküyü dinlediğinde tüm sırların ortaya döküldüğü bugünkü televizyon programlarını düşünüyor.

Devlet hanım ile Nebil Kaptan'ın dördü erkek, üçü kız yedi çocukları olmuş. Sırasıyla Remziye, Rıfat, Güngör, Ömer, İbrahim, Halime ve Mazlum.

Ben mahalleye geldiğimde Nebil Kaptan ölmüştü. Devlet hanım evlatları ve torunları ile yaşıyan ve saygınlığı olan bir aile reisiydi.

Bir gün arka avlumdaki saksılarımı göstermiş ve dertlenmiştim. "Hiç istediğim gibi büyümüyorlar" demiştim. Bana, "kızım bu avluda ne yetişiyorsa onu dik" demişti. Devlet hanımın sözünü dinledim. Bütün saksılara Rozet diktim. Hepsi fışkırdı.

Bodrum'a giderken komşularıma Kurukahveci Mehmet Efendi'nin kahvesini götürürüm.

O sene, bayram öncesi, Devlet hanımın kaptan olan oğlu İbrahim, "anne Rodos'a gidiyorum. Kahven var mı" diye sormuş. Devlet hanım da, "Getirme oğlum, Olcay hanım bayramda İstanbul'dan gelirken benim kahvemi getirir" demiş.

O kadar hoşuma gitmişti ki. Bugün Devlet hanım hayatta olmadığı halde, gene de kahvesini götürüyorum. Önce Remziye Ağan'a "Devlet hanımın kahvesi" diye verdim. Şimdi Halime (Ağan) Karaöz'e veriyorum.

Yani ananeyi sürdürüyorum.

Ben böyleyimdir.

İnsanlarımı öldürmem.

Onları yaşatırım.

Devlet Ağan.

Devlet Ağan’ın bahçesi. Bu bahçe çiçeklerle doluydu. Devlet hanımın ölümünden sonra bahçeyi kızı Remziye Ağan yaşattı. Ama Remziye hanımın ölümünden sonra çiçeklere bakan olmadı. Hepsi kurudu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder