70’li yılların başı.
Elimde biraz para var. Bununla bir
kooperatife girmek ve bir
daire sahibi olmak istiyorum. Büyüklerim arsa almamı önerdi.
daire sahibi olmak istiyorum. Büyüklerim arsa almamı önerdi.
Ben de öyle yaptım. Ankara’da Çankaya’nın
arkasında Yıldız
Mahallesi vardı. Henüz gelişmemişti. Ana yol, Or-an Sitesi’ne
kadar gidiyordu.
Mahallesi vardı. Henüz gelişmemişti. Ana yol, Or-an Sitesi’ne
kadar gidiyordu.
“İstikbali var”
diyorlardı.
Yolun alt başında bir komisyoncu dükkanı
gördüm. Kapısını tıkladım.
Bir arsa almak istediğimi söyledim. Adamlardan biri dışarı çıktı. Şöyle
ufka doğru baktı. “Orada bir ağaç var görüyor musun” dedi.
“Görüyorum” dedim.
“Altında koyunlar otluyor” dedi.
“Evet” dedim.
“İşte orası” dedi.
Dükkandan çeri girdik.
Masanın üzerine açtığı kocaman haritadan o yeri gösterdi.
Sonra beni arsanın olduğu yere götürdü.
Bir arsa almak istediğimi söyledim. Adamlardan biri dışarı çıktı. Şöyle
ufka doğru baktı. “Orada bir ağaç var görüyor musun” dedi.
“Görüyorum” dedim.
“Altında koyunlar otluyor” dedi.
“Evet” dedim.
“İşte orası” dedi.
Dükkandan çeri girdik.
Masanın üzerine açtığı kocaman haritadan o yeri gösterdi.
Sonra beni arsanın olduğu yere götürdü.
Çok dönümlü bir yerdi. Bunun 300 m2’si
benim olacaktı.
Ama tapu yoktu. Çünkü henüz imar gelmemişti.
Benim arsa köşe başıydı.
Önünden ana cadde geçiyordu.
Komisyoncu beyin dediğine göre imar geldiği zaman
aşağı yukarı bu taksimata uyuyordu.
Anlaştık. El sıkıştık. Vedalaştık.
Ama tapu yoktu. Çünkü henüz imar gelmemişti.
Benim arsa köşe başıydı.
Önünden ana cadde geçiyordu.
Komisyoncu beyin dediğine göre imar geldiği zaman
aşağı yukarı bu taksimata uyuyordu.
Anlaştık. El sıkıştık. Vedalaştık.
Daha dönüş yolunda hayal kurmaya
başlamıştım bile.
Arsanın daha doğrusu bahçenin etrafını çitle çevirecektim.
Ama öyle dikenli telden yapılmış bir çitle dağil.
Ahşaptan yapılmış bir çitle. Bana öylesi yakışırdı.
Ağaçlar dikecektim. Örneğin kavak. Çok genç değildim ama
gene de onun büyümesini bekleyecek kadar zamanım vardı.
Evi bahçenin ortasına yapacaktım. Çünkü güneşin gelişine göre,
sabah kahvaltısı arka bahçede olacaktı, ikindi çayı ön bahçede
içilecekti.
Tek katlı evin hem ön yüzüne hem arka yüzüne hanımeli, boru
çiçeği, mor salkım ve benzeri şeyler dikecektim.
Evi onlarla kaplayacaktım.
Arsanın daha doğrusu bahçenin etrafını çitle çevirecektim.
Ama öyle dikenli telden yapılmış bir çitle dağil.
Ahşaptan yapılmış bir çitle. Bana öylesi yakışırdı.
Ağaçlar dikecektim. Örneğin kavak. Çok genç değildim ama
gene de onun büyümesini bekleyecek kadar zamanım vardı.
Evi bahçenin ortasına yapacaktım. Çünkü güneşin gelişine göre,
sabah kahvaltısı arka bahçede olacaktı, ikindi çayı ön bahçede
içilecekti.
Tek katlı evin hem ön yüzüne hem arka yüzüne hanımeli, boru
çiçeği, mor salkım ve benzeri şeyler dikecektim.
Evi onlarla kaplayacaktım.
Yıldız Mahallesi, özellikle benim arsanın
olduğu yer, biraz tenhaydı.
Olsun. Pencerelere demir parmaklık koyacaktım.
Tabii kapı da demirden olacaktı.
Tiyatroya, sinemaya, konsere artık gündüz gidecektim.
Olsun. Ama bir gün orası komşularımla dolacaktı.
O zaman her yere istediğim saatte gidebicektim.
Olsun. Pencerelere demir parmaklık koyacaktım.
Tabii kapı da demirden olacaktı.
Tiyatroya, sinemaya, konsere artık gündüz gidecektim.
Olsun. Ama bir gün orası komşularımla dolacaktı.
O zaman her yere istediğim saatte gidebicektim.
Bahçemde davetler yapacaktım. Diplomatları,
bürokratları,
sanatçı dostlarımı, arkadaşlarımı ağırlayacaktım.
Şimdi küçücük salonumda yaptığım küçüçük davetlerimi
bundan böyle büyük bahçemde büyük davetler olarak
yapacaktım.
sanatçı dostlarımı, arkadaşlarımı ağırlayacaktım.
Şimdi küçücük salonumda yaptığım küçüçük davetlerimi
bundan böyle büyük bahçemde büyük davetler olarak
yapacaktım.
Annem, ”Kızım ev
yapacak “ diye övünecekti.
***
Günlerden bir gün kapımın zili çalındı.
Bana arsayı satan bey,
“Olcay Hanım sizin yerinize bir adam temel atıyor, çabuk benimle
gelin” dedi.
Çok heyecanlandım. Elim ayağım titredi. Gene de belgeleri çantama
koymayı ihmal etmedim. Adama o yerin benim yerim olduğunu
yoksa nasıl kanıtlayabilirdim?
“Olcay Hanım sizin yerinize bir adam temel atıyor, çabuk benimle
gelin” dedi.
Çok heyecanlandım. Elim ayağım titredi. Gene de belgeleri çantama
koymayı ihmal etmedim. Adama o yerin benim yerim olduğunu
yoksa nasıl kanıtlayabilirdim?
Biz gittiğimizde ceketini yan giymiş,
dünyayı ben yarattım tavrı içinde
bir adam, arsayı diklemesine ikiye bölmüş, en güzel tarafını kendine
ayırmış, bir amele tutmuş, temel atıyordu.
bir adam, arsayı diklemesine ikiye bölmüş, en güzel tarafını kendine
ayırmış, bir amele tutmuş, temel atıyordu.
Belgeleri gösterdim. Hem gösteriyor hem anlatıyordum.
Ama yararı
olmuyordu.
Güzellikle başlayan görüşme kısa zamanda kavgaya dönüştü.
Sonra nasıl oldu bilmiyoyrum. Adam beni sevdi. Yoksa acıdı mı?
Çünkü, “Bundan sonra bu mahallede senin koruyucun ben olacağım”
dedi. Ceketini giydi ve gitti.
olmuyordu.
Güzellikle başlayan görüşme kısa zamanda kavgaya dönüştü.
Sonra nasıl oldu bilmiyoyrum. Adam beni sevdi. Yoksa acıdı mı?
Çünkü, “Bundan sonra bu mahallede senin koruyucun ben olacağım”
dedi. Ceketini giydi ve gitti.
Ama bu durumdan hiç memnun kalmayan amele
elindeki kazmayı
neredeyse kafama indirecekti. Çünkü ben onun bir günlük yevmiyesine
engel olmuştum.
neredeyse kafama indirecekti. Çünkü ben onun bir günlük yevmiyesine
engel olmuştum.
***
Komisyoncunun dükkanının hemen yanında bir
dükkan daha vardı.
Gecekondu yapıyorlardı. O yıllarda gecekondu yapmak çok riskliydi.
Gecekondunun bir gecede yapılması gerekiyordu. Karanlık bastığı
zaman dört duvar örülecek, çatı kapatılacaktı.
Eğer çatının kapatılması ertesi sabahın aydınlığına kalırsa hemen
yıkıcılar geliyordu.
Gecekondu yapıyorlardı. O yıllarda gecekondu yapmak çok riskliydi.
Gecekondunun bir gecede yapılması gerekiyordu. Karanlık bastığı
zaman dört duvar örülecek, çatı kapatılacaktı.
Eğer çatının kapatılması ertesi sabahın aydınlığına kalırsa hemen
yıkıcılar geliyordu.
Gecekonducu,
bana bir fiat verdi. Yapacağına dair de söz.
Cesaret edemedim.
Cesaret edemedim.
Bu olaydan sonra sık sık arsaya bakmaya
gittim.
Çünkü başkasının toprağına gecekondu yapanlar giderek çoğalmaktaydı.
Ve böyle davalarla başa çıkamayan hakim beyler, “Aranızda anlaşın”
diyorlardı.
Eğer anlaşma yoluna gitmezseniz kurşunu yiyordunuz.
Öyle bacağınıza falan değil. Doğrudan beyninize.
Çünkü başkasının toprağına gecekondu yapanlar giderek çoğalmaktaydı.
Ve böyle davalarla başa çıkamayan hakim beyler, “Aranızda anlaşın”
diyorlardı.
Eğer anlaşma yoluna gitmezseniz kurşunu yiyordunuz.
Öyle bacağınıza falan değil. Doğrudan beyninize.
70’li yıllar her tür terörün dorukta olduğu
yıllardı.
***
Uzunca bir süre arsamın olduğu yerin bir
yerleşim alanına dönüşmesi
için bekledim. Belki bir on yıl. Çok söylenti vardı. Ama bir hareketlilik
yoktu.
için bekledim. Belki bir on yıl. Çok söylenti vardı. Ama bir hareketlilik
yoktu.
1983’de İstanbul’a döndüm.
Arsamı ve hayallerimi Ankara’da bırakarak.
Arsamı ve hayallerimi Ankara’da bırakarak.
Bir gün Ankara'dan bir tanıdık geldi.
Köyden gelen kardeşine gecekondu yapmak istediğini söyledi.
Köyden gelen kardeşine gecekondu yapmak istediğini söyledi.
Düşündüm. Çok düşündüm.
Ben İstanbul’daydım arsa Ankara’da.
Kim sahip çıkacaktı, kim gidip bakacaktı, kim koşturacaktı?
Ben İstanbul’daydım arsa Ankara’da.
Kim sahip çıkacaktı, kim gidip bakacaktı, kim koşturacaktı?
Sattım.
Kısa bir süre
sonra söylentilerin hepsi gerçekleşti.
Örneğin, Dikmen Vadisi yapıldı.
Örneğin, Dikmen Vadisi yapıldı.
Kısmet.
Derler ya. Kısmetten fazlası olmaz.
Olmaz.
Derler ya. Kısmetten fazlası olmaz.
Olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder