Gelecek yıl mesleki bir kitap yazmak istiyorum. Biliyorum kimse alıp okumayacak. Ama ben gene de yazacağım.
Bildiklerim benimle beraber gitsin istemiyorum.
Aslında bu gelecek yıl yazacaklarımdan bazılarını buraya almayı da düşünmüyor değilim. Henüz kararsızım.
***
Ben gazetelerden, dergilerden kestiğim ilginç yazıları yaptığım eğitim programlarında kullanmak amacıyla bir dosyanın içinde biriktiririm.
Örneğin, bir gün, bir katılımcı, "kuruluşların asıl amacı para kazanmanın yollarını aramaktır. Yazı nasıl yazılır, evrak nasıl kaydedilir, dosya nasıl açılır, arşiv nasıl düzenlenir, bunlar gereksiz ayrıntılardır" demişti.
Böyle "karşı çıkışlara" çok hazırlıklıyımdır. Sakin görünmeye çalışırım. Nasıl olsa çantamda silahım hazır beklemektedir.
Yavaşça elimi dosyamın içine uzatırım ve sevgili Özgen Acar'ın (*) başlı başına bir abide olan Ayrıntı Uygarlıktır yazısını bulur çıkartırım.
Ama onu gazeteden kestiğim gibi aynen değil de, daha bir öykü biçimine soktuğum şekliyle okurum. Tane tane. Herkesin gözünün içine baka baka. Daha çok da o katılımcının gözünün içine baka baka.
Yararı olur mu?
Bilemem.
Bildiğim, bunca yıldır, hiç usanmadan okuduğumdur.
***
Evet! Şimdi bu öyküyü size de okuyacağım.
National Geographic Dergisi'nin Yazıişleri Müdür Yardımcısı Peter White, 1989 yılında, Özgen Acar'a "para" konusunda bir "yazı önerisi" yapar.
İlk para Anadolu'da Lidyalılar tarafından icat edildiği için araştırma yapacağı 10 - 15 ülke arasında Türkiye de varmış ve Özgen Acar'ın "Elmalı Definesi"ne ilişkin yazılarını okuduğu için bu konuda onunla görüşmek istermiş.
Özgen Acar'dan olumlu yanıt gelince New York'ta buluşmuşlar. İlk buluşmada dört saat konuşmuşlar. Bir ay sonra tekrar biraraya gelmişler. Üç saat daha konuşmuşlar. Her iki konuşmada da Peter White sayfalar dolusu notlar almış.
Sonra Özgen Acar Türkiye'ye dönmüş ve altı ay sonra Peter White'dan bir faks almış. Yayın Kurulu önerisini onaylamış. Çin'den sonra Ortadoğu'ya gelecekmiş. Yanında Charles O'Rear adlı fotoğrafçı da olacakmış. Acaba Özgen Acar Türkiye'de kendileri ile birlikte, on gün kadar, çalışmak ister miymiş.
Yanıt olumlu olunca ören yerlerinde, müzelerde,Tahtakale'de ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda birlikte çalışmışlar. Bu süre zarfında Peter on defter dolusu not almış. Charles ise 5.000 kareye yakın fotoğraf çekmiş.
Beş ay sonra Charles bir gün telefon etmiş. Filmler pırıl pırıl çıkmış. Binlercesi arasından seçtiği 500 kareyi Dergi'nin Foto Editörü'ne teslim etmiş. ilk eleme, son eleme derken Türkiye ile ilgili bölümü 20 kareye indirmişler.
Sonra yazıyı yazacak olan Peter ile Dergi'nin Yazıişleri Müdürü bu 20 kareyi tartışmışlar ve sonunda yazıda Türkiye bölümü için üç karenin kullanılmasına karar vermişler. Peter White şimdi Özgen Acar'dan rica ediyormuş. Acaba bu üç resim için yazdığı resimaltlarının (ki bunlar ikişer cümlelikmiş) doğruluğunu kontrol eder miymiş.
Aradan bir süre geçmiş Peter gene telefon etmiş. Yazının ilk taslağı hazırmış. Türkiye bölümünü fakslıyormuş. Acaba Özgen Acar yanlışları düzeltir miymiş.
İki ay sonra "Veri Denetçisi" denilen bir bayan telefon etmiş. Görevi Dergi'ye girecek yazılardaki verilerin doğru olup olmadığını, uydurulup uydurulmadığını, ya da dikkatsizlik sonucu yanlış yapılıp yapılmadığını denetlemekmiş. Veri Denetçisi bayanın kafasını kurcalayan beş soru varmış. Acaba Özgen Acar bu soruları yanıtlar mıymış.
Birkaç hafta geçmiş. Bu kez foto sorumlusu telefon etmiş. Charles'ın resimaltlarına ilişkin ufak bir tereddüdü varmış. Acaba Özgen Acar bu tereddüdünü giderebilir miymiş.
***
Özgen Acar'ın Peter White ile konuşmasından yaklaşık üç yıl sonra, Ocak 1993'de, National Geographic Dergisinde "para" yazısı çıkmış.
Özgen Acar yazısını bitirirken, "işte bir derginin bilimselliği, ciddiyeti, titizliği, özeni ve kalitesi" diyor.
Evet! makalenin başlığını hatırlayalım: Ayrıntı uygarlıktır.
....................................................
(*) Özgen ACAR,
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Cumhuriyet Gazetesi, 8 Mart 1993
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder