Büyük şehirlerde en çok ne var derseniz, “Café'ler var” derim.
Bu kadar çok olmalarına karşın Café’yi doğru yazmıyoruz.
Özgün yazılışında e’nin üzerinde accent aigu (aksan tegü ) var.
Bizde nedense Cafe olarak yazılıyor.
Diyorum ki ya Café diye doğrusunu yazalım ya da hiç yazmayalım.
Çünkü bir başkasının dilini yozlaştırmaya hakkımız yok.
***
Bodrum’da, dar bir alanda yaşadığım için, görebildiğim kadarıyla,
bir tek Café Cafen’in Café’si accent aigu (aksan tegü ) ile yazılmıştı.
Sahibi Galip Gür’ü kutladım.
Ah! Bir de adı Café Cafen dağil de Türkçe bir şey olsaydı…
Daha çok kutlayacaktım.
Bu konuda Galip Gür ve eşi ile yaptığım güzel sohbeti her zaman
zevkle hatırlayacağım. Keşke herkes kendisini eleştirenlere karşı
onlar gibi zarif davranabilse.
***
İstanbul’da Kahve Dünyası adıyla yerler açıldı.
Ne güzel.
Türkçe.
Kahve içilecek bir yer olduğunu hemen anlıyorsunuz.
***
1982 yılında arkadaşımın daveti üzerine Beşikdüzü’ne gitmiştim.
Sahilden fındık tarlalarına doğru tırmanırken, sağ kolda, bakımsız,
kirli pencereli, küçücük bir kahve dikkatimi çekti.
Adı JR.
Dallas Dizisi’nin televizyonlarda oynadığı yıllardı.
Yani bu yabancı isim koyma merakı yeni bir şey değil.
Yalnız giderek arttı. Hem de çok arttı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder