1 Kasım 2010 Pazartesi

1.HATIRLADIKLARIM VE HATIRLAMADIKLARIM

Beklenen Gün geldi.

Anılarım sizlerle buluşmaya hazır. Size bir tık mesafesi kadar yakın.

Okuyun. Eleştirin.Yanlışları bulun. Doğruları yazın. Ama muhakkak yorum yapın.
Çok emek ürünü olan bu anılar bilin ki bunu hakedecek.

Ben kısa hikayeler gibi yazdım. Ama uzun anlattım. Çok lafım olduğu için mi?
Yoksa anlatmasını sevdiğim için mi? Bilmiyorum.

Yazdıklarımı kitap okur gibi okuyun. Nasıl ki bir kitabı bir günde bitiremiyorsak
bu anı - kitabı da zamana yayın. Tadını çıkara çıkara okuyun. Ben öyle yazdım.

On beş yıl sürdü yazılması. Çünkü büyüklerim ölmüştü. Soracak kimsem yoktu.
Çok kapının zilini çaldım. Örneğin, Dolma bahçe Sarayı, Yıldız Sarayı, Topkapı
Sarayı, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Kütüphaneler, Türbeler,
Mezarlıklar, Araştırma Merkezleri, Ansiklopediler, Tıp Tarihi Kürsüsü, Ebe Okulu,
Ebeler Derneği ve Tarih Vakfı... Dolaştım durdum. 

Yazılması uzun sürdü ama Yaprak Çetinkaya sayesinde kısa bir sürede bloglaştı.
Bloglaşma sürecinde Yaprak’la çok yazıştık. Ondan çok şey öğrendim. O da
öğrendi. Bana öğretirken.

Sizlerden bir tek ricam var. Ben size gönderiyorum. Siz de dostlarınıza gönderin.
Ne kadar çok insan okursa ben o kadar mutlu olurum.

Yalnız bu anıların her hakkı saklıdır. Bu blogda yer alan yazılar ve fotoğraflar 
benim iznim olmadan hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğaltılamaz, kullanılamaz, 
dağıtılamaz, yayınlanamaz. 

Buna sadık kalacağınızdan emin olarak bu anıları sizlere sunuyorum. 

Sevgiyle,
Olcay Akkent



Önemli bir not: 
Anılarıma bir düzeltme ile başlamak istiyorum.
Bey, Hanım, Teyze, Amca gibi sözcükler büyük
harflerle yazılması gerekirken bey, hanım, teyze,
amca olarak yazılmıştır.

beyin, hanımın, teyzenin, amcanın kesme imi ile
yazılması gerekirken bu da yapılmamıştır.

Geriye dönüp bu hatamı düzeltmek çok zaman
alacağından, nasıl başlamışsam öyle sürdürmeyi
tercih ettim.