Ankara'da tiyatro kültürümüz Devlet Tiyatroları ile başladı.
Yardım Sevenler Cemiyeti'nin Nakış Atölyesi Evkaf
Apartmanı'nın giriş katındaydı.
Annem Nakış Atölyesi’nin Müdiresi’ydi. İki büyük oda atölye
olarak kullanılırdı. Üçüncü büyük oda ise anneme aitti.
Atölyenin arka tarafında çok geniş bir alan vardı. Haftanın
belli günlerinde, burada provalar yapılırdı. Adı Tatbikat Sahnesi'ydi.
Ben okuldan gelince, hemen, provaların yapıldığı yere
giderdim. Kimse sesini çıkarmazdı. Bir köşeye oturur seyrederdim. Sanki benim
için oynarlardı.
Cüneyt Gökçer, Mahir Canova, Refia Şenbay, Suat Taşer, Agah
Hün, Nuri Altınok, Asuman Korad, Handan Uran, Salih Canar, Macide Birmeç
(Tanır), Ertuğrul İlgin, Şahap Akalın, Melek Ökte, Ahmet Evintan, Muazzez Lutas
(Kurtoğlu), Ragıp Haykır, Mediha Gökçer, Şeref Gürsoy ve diğerleri.
Onları seyretmek bir ayrıcalıktı.
Okulda arkadaşlarıma anlatırdım.
Sonra Yardım Sevenler Cemiyeti oradan çıktı.
Orası Küçük Tiyatro oldu.
Askeri Tıbbiye'de okuyan ağabeyim sınıf çavuşuydu.
Arkadaşları için toplu bilet alırdı. Onlarla beraber ben de giderdim.
Anılarımda Tatbikat Sahnesi olarak yer etmiş olan o Küçük
Tiyatro’ya ne zaman gitsem "Nakış Atölyesi" ile "Annemin
Odası" birbirine karışır ve sahnedeki oyunla bütünleşirdi.
Daha sonraları, çalışma hayatımın bana kazandırdığı güzel
arkadaşlarım sayesinde, örneğin Armağan Sancar'ın, oyun sonrası, evinde verdiği
davetlerde, o çok değerli oyuncuları, daha yakından tanıma şansım oldu.
Bugün de Devlet Tiyatroları çok güzel oyunlar sergiliyor.
Ama ben o yıllarda seyrettiğim "Monserrat Bir Ümit İçin" oyununu
unutamıyorum. Oyunun yazarı Emmanuel Robles. Mina Irgat (Urgan) çevirmiş. 1954
- 55 yıllarında oynanmış. Saim Alpago sahneye koymuş.
Rol alanları, o günlerin anısına, sırayla yazıyorum: Çetin
Köroğlu, Coşkun Orhon, Nur Bartu, Muammer Esi, Saim Alpago, Nuri Gökseven, Suat
Taşer, Jale Uzman, Yıldırım Önal, Umran Uzman, Gökçen Hıdır.
Muammer Esi Rahip Coronil, Saim Alpago ise İzquierde rollerinde
olağanüstü bir oyun sergilemişlerdi.
Monserrat rolünde acaba Semih Sergen”i mi yoksa Kerim
Afşar'ı mı seyretmiştik?
Gerçekten muhteşemdi.
Hatta aynı oyun çok sonra gene oynadı ama ben gitmedim.
İlkini unutamadığım için.
Yalnız Monserrat değil, Fareler ve İnsanlar, Cyrano De
Bergerac, Köşebaşı, Bir Piyes Yazalım, Çayhane, Bir Yastıkta, Tahta Çanaklar,
İki Efendinin Uşağı, Çöl Faresi, Öfke, Cadı Kazanı, Arzu Tramvayı, Kibarlık
Budalası, Midasın Kulakları da unutamadığım oyunlardır.
Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan seyrettiğimiz Damdaki Kemancı
da bizim için bir ilkti. Tevye rolündeki Cüneyt Gökçer çok alkışlanmıştı. Zaten
Cüneyt Gökçer neyi oynadı da alkışlanmadı ki...
Bir de Küheylan'dan söz etmeliyim.
Peter Shaffer'ın yazdığı, Sevgi Sanlı'nın çevirdiği, Cüneyt
Gökçer'in sahneye koyduğu bu oyunda, konservatuvar son sınıf öğrencisi Mehmet
Ali Erbil Küheylan'ı oynamıştı.
Çok ama çok başarılıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder