O gün, KOMŞULARIM başlıklı anılarıma
yeni bir şey eklemek istemiştim.
Ve de eklemiştim.
Önce ‘önizleme’ye basmıştım.
Eğer tamamsa ardından ‘güncelle’ye basacaktım.
Ekranda, ‘Böyle bir kayıt yok’ yazıyordu.
KOMŞULARIM kayıt dışı kalmıştı.
O anı hiç unutmayacağım.
***
Ne yapabilirdim?
KOMŞULARIM’ı nasıl geri getirebilirdim?
Ben yapamazdım.
Bunu ancak Yaprak yapabilirdi.
***
Yaprak.
Devlet’in torunu,
Sema’nın kızı,
Üzeyir’in eşi,
Yağmur’un annesi,
Yaprak.
Beş yaşından beri tanıdığım,
O günden beri sevdiğim,
beğendiğim, takdir ettiğim
Yaprak.
Editörüm olduğu yıllarda
pek çok şeyi paylaştığım Yaprak.
Bugünkü başarısı ile gurur duyduğum
Yaprak.
***
Anılarımı insanlar okusun istiyordum.
Önce internetten.
Sonra, belki, kitaptan.
***
Site mi?
Blog mu?
Blogda karar kıldık.
Yaprak yapacaktı bu işi.
Yaptı da.
Sekiz ay sürdü.
On beş yılda yazdığım anılarımı
bloga yerleştirmek.
***
Bloguma gözüm gibi bakıyordum.
Onu seviyordum.
Okuyanlar da seviyordu.
Dünyanın hemen her tarafında seveni vardı.
***
15 Ekim 2012.
Saat 11:29
Olcay’dan Yaprak’a:
İmdat.
***
15 Ekim 2012.
Saat 14:05
Yaprak’tan Olcay’a.
Siz ellemeyin.
Üzülmeyin de....
***
Üzülmemek.
Acaba nasıl bir şey?
***
16 Ekim 2012
Yaprak’tan Olcay’a.
KOMŞULAR ne yazık ki geri dönülemez bir şekilde silinmiş.
16 Ekim 2012
Olcay’dan Yaprak’a
Üzülmekle üzülmemek arasında gidip geliyorum.
***
KOMŞULARIM dosyası Blog’dan uçup gitmişti.
Gitmişti ama benim onu yeniden yaratmam gerekiyordu.
Bir köşemizde durmalıydı.
Belki bir gün, birisi, onu tekrar yerine oturtabilirdi.
Umudu yitirmemek lazımdı.
***
Gerçi kaynaklarım vardı.
Vardı ama çoğunu da ezberden yazmıştım.
***
26 Ekim 2012,
Yaprak’tan Olcay’a.
Blog, dosyayı kabul etmiyor.
Çıldıracağım.
***
Çıldırmak?
Acaba nasıl bir şey?
***
Arayışlar içindeyim.
Herkese soruyorum.
Bazıları blog’u bilmiyor.
Bazıları biliyor.
Ama kullanmıyor.
Bilir gibi olanlar da ticari davranıyor.
‘O dışarı çıktı, sen bana anlat’ diyor.
Anlatayım anlatmasına da
Sıra şifremi vermeye geldiğinde ne olacak?
O zaman yanıt yok.
***
Ben sizi sonra ararım diyenler.
Ve aramayanlar.
Şimdi toplantıdayım diyenler.
Bunu da biraz sert söyleyenler.
İnsanda tekrar arama hevesi bırakmayanlar.
***
Dediler ki web tasarımı veren firmaları ara.
Aradım.
Uykulu biri.
Belki de şekerleme yapıyordu.
Yoksa içi mi sıkılıyordu?
Nereden çıktı şimdi bu mu diyordu?
Önce anlatmak istemedim.
Sonra anlattım.
“Herkese güvenilmez” dedi.
“Şifre verilmez’ dedi.
“Dikkatli ol” dedi.
Sevdim çocuğu.
Zaten telefonu kapatırken artık ‘o’ eski ‘o’ değildi.
***
Dosyayı yeniledim.
Eklemeler, çıkarmalar yaptım.
Bazılarının yerini değiştirdim.
Fotoğrafları düzenledim.
Yaprak’a gönderdim.
Belki bir mucize olur.
Olur mu?
Olur.
***
22 Aralık 2012
Teyzemin torunu geldi.
Daha önce de ona anlatmıştım.
Demek ki sırası o günmüş.
Akıl verdi.
Verdiği aklı kullandım.
Yaprak’cığımı bilgilendirdim.
***
1 Ocak 2013
Yaprak’tan Olcay’a.
“Müjdemi isterim”.
1 Ocak 2013
Olcay’dan Yaprak’a
“Dile benden ne dilersen”.
***
2013’ün uğuru mu?
Dilerim öyledir.
***
TEŞEKKÜRLERİM:
Serdar DEMİR, Pixeas Web Ajansı
Selim DEMİREL, SELCAN Bilgisayar
Haluk ERBEL, ERBEL Mümessillik İhracat ve İthalat A.Ş.
Hüseyin YONAT, VİRA Bilim Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Yaprak ÇETİNKAYA, Formsanté Dergisi, Haber Müdürü
Cüneyt ÖZDEMİR, Google Yardım Formu
--------------------------------
NOT : Şu anda '24.2.12 KOMŞULARIM' okumaya hazır.
Yalnız düzenlemem lazım.
Bu aramızda bir kuraldır.
Yaprak yerleştirir, ben düzenlerim.
Düzenleyeceğim.
Ama hemen değil.
Çünkü KOMŞULARIM gene giderse korkum var.
Tabii bu korkuyu yeneceğim.
Dilerim Blog da bana iyi davranır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder