13 Nisan 2010 Salı

24.2.24 BODRUM’DA SONBAHAR

Sonbahar gelince herkes büyük kentlerdeki evlerine dönerdi. Bodrum'da devamlı yaşayanlar bu tenhalıktan çok memnun olurdu.

İnşaat yaptığım yıllarda Bodrum'un yerlileri de şubat ayındaki okul tatilinden yararlanarak çocuklarını alıp başka yerlere giderdi.

Kasaba büsbütün tenhalaşırdı.   
Bu tenhalık bana biraz fazla gelirdi.

Örneğin Yat Limanı'nda oturan Suzan (Acar) Tammer’den geç vakit  eve dönerken yol boyunca kimseye rastlamazdım.  

Sadece kendi ayak sesimi duyardım.  
Bu sesten biraz ürkerdim.  

Kaymakam Sokağı’nın başında duran gece bekçisini görünce rahatlardım ve ona,  "iyi geceler" demek hoşuma giderdi.

İnşaat sırasında  Hakkı Uslu'nun çatı katında oturuyordum.
Çilek Sokak zifiri karanlık olurdu.
Korkarak eve yaklaşır,
arka taraftaki merdivenlerden korkarak yukarı çıkar,
anahtarla kapımı korkarak açar,
kendimi içeri korkarak atardım.

Bunlar yersiz korkulardı.  Tamamen benden kaynaklanıyordu. Çünkü o yıllarda, yani 1979 - 80'de Bodrum'da korkulacak bir şey yoktu.   Olsa bile yok denecek kadar azdı.

Şimdi aynı sokağın hem başında, hem ortasında, hem sonunda kocaman sokak lambaları yanıyor.  Buna rağmen gerçek anlamda korkuyorum.  Yalnız ben değil, hepimiz, tüm mahalle,  korkuyoruz.

Eskiden kapısını kilitlemeden yatan Bodrumlu şimdi evlerinin yalnız birinci  kat pencerelerine değil ikinci kat pencerelerine de demir parmaklık yaptırıyor.

Hatta genç komşum aynı şeyi yapmam için bana baskı yapıyor.

Ben de,  "altı buçuk metre yüksekliğe kim çıkar, sırtında merdivenle gelmesi lazım" diye kahkahalar atarken, kahkaham yarıda kalıyor, çünkü Tarla Sokağı'na birinin sırtında merdivenle geldiğini,  evi soyarak gittiğini öğreniyorum.

***
O Sonbahar, Maça Kızı'nda,
Dürnev Tunaseli'yle tanıştım.  
Emekli  olmuş Bodrum'a yerleşmişti.
Dürnev, çok saygı duyalan bir radyo spikeriydi.        

Dag Hammarskjöld Birleşmiş Milletlere Genel Sekreter olduğu zaman 
bu çok zor ismin nasıl okunduğunu gitmiş kaynağından öğrenmişti.  
Dürnev'in bu davranışı o günlerin Ankara'sında menkıbe gibi anlatılırdı. 

***
Kaymakam Sokağı’nın başında küçük bir lokanta vardı. 
Birkaç masa olurdu.  
Hep tanıdık kimseler gelirdi.  
Çok değişik ve lezzetli şeyler yerdik.   
Örneğin Supya (Mürekkep balığı) dolması.

Lokantanın adını  hatırlamıyordum.   
Yalnız ben değil, kimse hatırlamıyordu. 
Hatta lokantayı bile hatırlayan pek yoktu.

Yıllar sonra  bize o yemekleri hazırlayan beyi çarşıda gördüm.  
Arkasından koştum. 
Adını sordum.  
“Nuri İndirim” dedi. 

 Meğer Dürnev Tunaseli ona “Nuriyef” diye  takılırmış.  

Lokantanın adını sordum.
 “Café 69” dedi.




















***

Bir sonbahar günü yolda yürürken Nushet Baban’a rastladım.  “Nereye gidiyorsun” dedi.

Söyledim. “Gel seni Torba’ya Gazanfer’e götüreyim” dedi. 


Bodrum böyle bir yerdi.   
Yahut biz o günlerde  böyle yaşıyorduk.  
Bir yere gitmek için yola çıkar, 
başka bir yere giderdik.

Gazanfer beyin evi neredeyse Torba’nın bittiği yerdeydi.  Yıllar önce Gazanfer bey o kadar çok “Bodrum” anlatırmış ki dinleyenlere bıkkınlık gelirmiş.  Ve o zamanlar bedava denecek kadar ucuz olan o yerlerle hiç ilgilenmezlermiş.  Tabii sonra çok pişman olmuşlar.

Nushet bey  Sahildeki bahçe kapısından, tepedeki eve bağırdı.
“Gazanfeeeeer, bak sana kimi getirdim."
Kapı açıldı.
Bir hanım çıktı.

“A, Olcay” dedi.

Gazanfer Kunt’un eşi Nedret ile Çamlıca Kız Lisesi’nde, kırk yıl önce, beraber olmuştuk.
Acaba sınıf arkadaşı mıydık ?
Yoksa okul arkadaşı mı ?  
Hatırlamıyorum.

2 yorum:

  1. Olcay Hanım
    Ben sizi çok sevdim.Açık yürekle yazdıgınız yazılar çok hoşuma gitti. Devam edin. Ben de sizi okumaya devam edecegim. İyi günler diliyorum. Neriman

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim Neriman Hanım. Ben de sizin beni sevmenizi sevdim.

    "Devam edin" diyorsunuz. On beş yıl sürdü anılarımı yazmak. tümünü Blog'uma koydum. Bana yazacak başka bir şey kalmadı. Artık sıra sizde. Okumaya devam edin.

    Eğer güncel yazılarıma ilgi duyarsanız beni Facebook'taki köşemde bulabilirsiniz. Bana arkadaşlık teklif edin. Ben onaylarım.

    Siz beni az çok tanıdınız. Ben de sizi tanımak isterim. Sevgiyle.

    YanıtlaSil