Adı: İki Oda, Bir Salon.
Tesadüfen gördüm.
Özenle giyinmiş bir hanım. Mavi elbiseli. Sarı saçlı. Terbiyeli terbiyeli oturuyor ve terbiyeli terbiyeli konuşuyor. Dikkatimi çekti. Çünkü o da benim gibi, “bir zamanlar Bodrum’un sokakları parfüm kokardı” diyor.
Karşısında Sunucu Bey. Ayak ayak üstüne atmış. Sol kolunu kaldırmış, oturduğu koltuğun tepesine koymuş. Tabii kol orada durmuyor. Aşağıya düşüyor. Düşen kolu kaldırıp yukarıya koyuyor. Kol gene düşüyor. Gene kaldırıp yukarıya koyuyor.
Özenle giyinmiş bir hanım. Mavi elbiseli. Sarı saçlı. Terbiyeli terbiyeli oturuyor ve terbiyeli terbiyeli konuşuyor. Dikkatimi çekti. Çünkü o da benim gibi, “bir zamanlar Bodrum’un sokakları parfüm kokardı” diyor.
Karşısında Sunucu Bey. Ayak ayak üstüne atmış. Sol kolunu kaldırmış, oturduğu koltuğun tepesine koymuş. Tabii kol orada durmuyor. Aşağıya düşüyor. Düşen kolu kaldırıp yukarıya koyuyor. Kol gene düşüyor. Gene kaldırıp yukarıya koyuyor.
Ağzında bir sakızı eksik.
Bu Sunucu Bey’in duruşundan hoşlanmayanlar olduğu gibi hoşlananlar da varmış.
Kent TV’deki sorumlu hanım, telefonda, böyle söyledi bana.
Eskiden arz ve talep diye bir kavram vardı. Şimdi tersine döndü. Talep ve arz oldu.
Halkın talebiymiş. Hangi halkın?
Bu Sunucu Bey’in duruşundan hoşlanmayanlar olduğu gibi hoşlananlar da varmış.
Kent TV’deki sorumlu hanım, telefonda, böyle söyledi bana.
Eskiden arz ve talep diye bir kavram vardı. Şimdi tersine döndü. Talep ve arz oldu.
Halkın talebiymiş. Hangi halkın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder