Nasıl insanlar konuşurken bazı harfleri yutuyorlarsa yazarken de aynı şeyi
yapıyorlar.
"Değil" yazmıyor "Deyil" yazıyor. Çünkü konuşurken de "deyil" diyor.
Tiyatro tahsil etmiş hatta sahnede biraz da oynamış bir tanıdığım, "Sahnede
konuştuğumuz gibi konuşamayız ki" demişti.
Yüzüne bakakalmıştım.
-------------------------------------------------
Türkçe Günlükleri
FEYZA HEPÇİLİNGİRLER
Cumhuriyet Gazetesi (30 Temmuz 2010, Cuma)
Olcay Akkent, “Facebook’taki 20 satırlık, hiç “ğ” kullanılmadan yazılmış yazılardan söz etmişti. “Deyil, öreniyoruz, eyitici, öretiyor, gençliyi, örenmeye, öreten, eyiten, örendim, gözümün gördüyü…” diye yazıyorlarmış sözcükleri; “ğ”siz. Sanırsınız ki internet yazışmalarında “ğ” kullananı dövüyorlar. “Misal verim, gidecez, yapmalıyıs” diye yazılan sözcüklerin yanı sıra “yalnız” sözcüğü de hep “yalnız” diye geçiyormuş. Böyle yazmak, doğrusunu yazmaktan daha zor değil mi? Bilgisayarınızda otomatik düzeltme programı yüklüyse, yanlışların altı kırmızı ile çizilip gösteriliyorsa ille de yanlış yazacağım diye direnmek basbayağı bir azim gerektiriyor. Hele “yanlış” ve “yalnız” sözcüklerini yanlış yazmak için bilgisayarla inatlaşmak; onun düzelttiğini dönüp yeniden bozmaktan başka çareniz yok.
Olcay Hanım’ın Cumhuriyet Gazetesi’ndeki kimi yanlış kullanımları bildirdiği yazısına da yer vermemiştim. Latin alfabesi kullanan ülkelere ilişkin özel adlara, çekim ekleri sözcüğün okunuşuna göre getirilir. Bu kuralı pek çok kez yazmış, ulaşabildiği herkese anlatmış olan Olcay Hanım, Cumhuriyet’in arka sayfasında, “Cannes’e hayalperest başkan: Tim Burton“ diye bir başlık görünce sinirlenmesin de ne yapsın? “Kuzen – kuzin” sözcüklerinin gelişigüzel kullanılmasından da rahatsız Olcay Akkent. Doğrusu ben bunu çok fazla önemsemiyorum. “Kuzin” sözcüğü pek benimsenmedi toplumumuzda. Biz kıza da erkeğe de “kuzen desek ne olur ki! Fransızca aslına uymamız şart mıdır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder