28 Ağustos 1990 Salı

38.174 TESADÜFEN (Mİ?)

Yaşarken pek çok şey gelir başımıza.
Ve bunların hep tesadüfî olduğunu düşünürüz.

Acaba öyle midir?

Reiki ustam, hiçbir şeyin tesadüfi olmadığını söylerdi.
Öğütlediği kitaplar da zaten öyle yazardı.

Ama teknolojinin bu boyutlara vardığı günümüzde artık
tesadüflere inanmaktan başka çaremiz yok gibi gözüküyor.

Örneğin, sevgili Yaprak Çetinkaya’nın büyük emeklerle
kurduğu blogumun kapısı zaman zaman çalınıyor.

Kapıyı açıyorum.
Hiç tanımadığım biri.
Nasıl bulmuş beni?

Ana caddede yürürken, saptığı sokakların birinde
karşısına çıkan eski bir eser gibi, tesadüfen mi?

Facebook arkadaşım Emel Sundström,
“Sizi tesadüfen buldum” demişti, İsveç’ten.

Bodrum’dan Tülin Işık, Üsküdar’dan Gülten Uzbilge de
aynı şeyi söylemişlerdi.

Tesadüfen

Nasıl bir tesadüftür bu.
Herhalde teknolojinin denizinde yüzerken
rastlanan bir tesadüf.

***
Namık Kemal Üniversitesi’nden genç bir öğretim görevlisi
Cahit Kahraman, anılarımı okurken tesadüf bu ya, Samizâde
Süreyya Berkem'e rastlıyor. Ne şans. Çünkü onunla ilgili
tez yazıyor. Yıllar içinde karşılıklı araştırarak, yazışarak
kocaman bir dosya oluşturuyoruz.

***
Doç.Dr. Ersin Özarslan, nasıl bir tesadüftür ki bu, benim
anılarım çıkıyor karşısına. Ve benden, kadın olarak bildiği Mecdi
Sadrettin Sayman'ın, hem erkek olduğunu hem de Lozan
Konferansı'na giden ikinci heyetin içinde en genç gazeteci olarak
bulunduğunu öğreniyor.

***
Yeditepe Üniversitesi'nden Doç. Dr. Dilara Demirbulak
herhalde Google'da sörf yaparken, anneannenize rastlar,
beğeni ile okur, size ulaşmanın yollarını arar ve bulursa şayet,
siz bunların bir tesadüf eseri olduğuna inanmaz mısınız?

***
Bir gün Mersin’den Dr.Mehmet Nihat Taner arıyor.
İnanamıyorum.
Nasıl bulmuş beni?
Bu da mı tesadüf.
Herhalde.

Bana çok değerli belgeler ve fotoğraflar gönderiyor.

Örneğin, Koca Hüsrev Paşa
Mısır valisi, yeniçeri teşkilatının kaldırılmasından sonraki yeni
Osmanlı ordusu Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin Seraskeri
(başkomutanı), kaptan- derya, vezir ve sadrazam.

Örneğin, İbrahim Edhem Paşa,
1818 yılında doğmuş, 13 yaşında Paris'e tahsile gönderilmiş ve
maden mühendisi olarak dönmüş. Elçi, vezir, nazır ve sadrazam
olarak görev yapmış.

Örneğin, Paşanın ilk oğlu Osman Hamdi Bey.
Arkeolog, müzeci, ressam.

Örneğin, Paşanın ikinci oğlu İsmail Galib Bey.
Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli meskûkâtçılardan (eski para uzmanı).

Örneğin, Paşanın üçüncü oğlu Halil Edhem.
Bern Üniversitesi’nden felsefe doktoru diplomasını alarak 1890’da
yurda dönmüş, ağabeyi Hamdi beyin yardımcısı olarak çalışmaya
başlamış. 1910’da Osman Hamdi beyin ölümü üzerine “Müzeler Müdürü” olmuş. İstanbul şehremini (Belediye Başkan) olarak görev yapan Halil Edhem 1931 yılında İstanbul milletvekili seçilmiş.

Örneğin, Paşanın tek kızı Fethiye Hanım, şair ve devlet adamı Ahmet
Reşit Rey
ile evlenmiş. İki oğlu olmuş. Ekrem Reşit ve Cemal Reşit.
Cumhuriyet Türkiye’sinin çok önemli iki kültür ve sanat insanı.

***
Aynı sülaleden Mersin’de yaşayan Munise Erdem ile de artık telefonda konuşuyoruz.

***
Doksan beş yaşındaki Fatma Berin Yıldırım internette Müşir Ahmet
Şakir Paşa'yı okurken beni buluyor. Beni bulmakla kalmıyor bir yanlışı
da doğruluyor

***
Sonra bir gün çocukluğumun unutulmaz Çufçu dayısı, Yusuf
Çapanoğlu'nun torunu Bige Karan arıyor. Evime geliyor.
Nasıl seviniyorum.

***
Ansiklopedide Yozgatlı Çapanoğullarından olduğu
yazılı olduğu için anılarımda da aynen kullandığım,
annemin büyük babası Muzıka-İ Humayun Kumandanı
Osman Paşa sayesinde Mustafa Çapanoğlu, Celalettin
Çapanoğlu ve özellikle Abdülkadir Çapanoğlu
ile Facebook'ta yorumlaşabiliyoruz.

***
Bodrum'un Kumbahçe Plajı'nda yüzerken ve hiç kimse
tanıştırmazken, kendiliğinden başlayan bir sohbet, Suzan Onmuş
ile bugünlere kadar gelecek olan dostluğun başlangıcı oluyor.
Bu tesadüf değil de nedir?

***
Günün birinde İnkılap Kitabevi’nin telif eserler bölümünden bir
hanım arıyor.

Lütfi Ay hakkında bildiklerimi soruyor. Çünkü ondan bir alıntı
yapmışım. Anılarımda.

Acaba nasıl bulmuş? Herhalde internette sabah koşusu
yaparken. Tesadüfen.

Niçin arıyor? Lütfi Ay’ın daha önce bastıkları bir kitabını
yeniden basmak istiyorlar.

Telif ödeyecekler.
Acaba Lütfi Ay’ın ailesinden birini tanıyor muyum?

Hayır. Tanımıyorum.
Tanımıyorum ama ben bu hanıma yardım etmek istiyorum.

Başlıyorum aramaya.

Ne derdi büyüklerimiz, “Arayan bulur”, ben de araya araya
buluyorum.

Önce Şarköy’deki arkadaşımı arıyorum.
Şarköy'deki arkadaşım, İstanbul'daki arkadaşını arıyor.
İstanbul'daki arkadaşı da Ankara'daki arkadaşını.

Sonunda istediğim haber geliyor. Çünkü, oğlunu buluyorum.

Nerede buluyorum?
Paris’te.

Bu kez Editör hanım arıyor.
Teşekkür etmek için.

“Yardım etmeyi seviyorum” diyorum.
“Zaten yazılarınızdan anlaşılıyor” diyor.

Hoşuma gidiyor.
Çünkü hayatta en güzel şeylerden biridir
“anlaşılmak”.

***
16. sırada “Ayşe Sıdıka Hanımın Çocukları” var.
Yedi çocuktan biri olan teyzem Emine Refika’yı anlatırken
aynı zamanda Üsküdar’ı, mahalleyi, mahalledeki insanları
da anlatıyorum.

Tabii Nüveyr’i de.

Sonra bir gün bloguma bir yorum geliyor.
Bir genç hanım.

Nereden bulmuş?
Nasıl bulmuş?
Bu kadar da tesadüf olur mu?
Oluyor işte.

Okurken bir de bakıyor ki,
A! Nüveyr.
İlk buluşmalarında açıyor laptopunu okuyor hepsini.

Böyle anlatıyor bana.

Ve ertesi günü Nüveyr arıyor beni.
Çok duygulandığını söylüyor.
Söylerken sesi titriyor.

Titrer.
Altmış yıl öncesini anlatıyorum orada.
Masum gençliğimizi.

***
Facebook’un penceresinde amcamın torunu.
Evet. Evet. Amcamın torunu.

Onu hiç tanımıyorum.
O da beni tanımıyor.
Ama buluyor.

Önce İnternet’ten.
Sonra Facebook’tan.
Tesadüfen.

Artık bu kadar da tesadüf olmaz.
Ama oluyor.

Evime geliyor.
“Baba tarafımı hiç tanımıyorum,
kendimi çok yalnız hissediyorum” diyor.

Ona sarılıyorum.
“Artık yalnız değilsin” diyorum.

***
Üveis Maskar Dayı'mın en yakın arkadaşı ve meslektaşı
Vet. Dr. Saim Pekmen'in torunu Nükhet Ateş'in beni internetten
bulması, tesadüfler zincirinin bir halkası değil de nedir?

***
26 Ağustos 2017 tarihinde, saat 24.00'te
115 merkezde, 134 bin 743 Görüntü verdi blogum.

Bu Görüntü'nün içinde Britanya Virjin Adaları'dan biri de var.
Hiç tanımadığım biri.

Karayip denizinde yüzerken rastlamış olmalı bloguma.

***
Eğer Reiki ustamın dediği gibi
Ve önerdiği kitapların yazdığı gibi tesadüfler yoksa
başka bir şey mi var?


9 Ağustos 2013
26 Ağustos 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder